ESNERKEN KÜRDAN KULLANMAK CAİZ MİDİR

Bu konuda bir hükme veya içinde böyle bir hükmün de bulunduğu bir ibareye rastlamadım, ancak bazan bu konularda bir kitap yazmayı bile düş...

Bu konuda bir hükme veya içinde böyle bir hükmün de bulunduğu bir ibareye rastlamadım, ancak bazan bu konularda bir kitap yazmayı bile düşündüğüm zamanlar olmuyor değil. Her şeyden evvel esnerken kürdan kullanabilmek mümkün müdür, bilmiyorum. Esnemenin doyumsuz hazzını sonuna kadar yaşamak varken, o arada bir taraftan da kürdanla dişlerini karıştırmak sanırım marifet isteyen bir eylem olsa gerek.

 

Her neyse ben meramımı anlatayım da bahsi geçen mevzuda mutlaka bir hükme ulaşmak isteyen olursa da birlikte ararız.

 

ESNEMEK: Bulunduğum meclistekilerden biri ya da bire bir oturduğumuzda karşımdaki kişi esnediğinde benim sistem tarif edilemez bir biçimde felce uğruyor. Hadi diyelim ki esnemesine engel olamadı, insan ağız ve burun bölgesini eliyle de kapatamaz mı. Söz konusu duruma şahit olduğumda kendimi fevkalade değersizleştirilmiş olarak buluyorum. Nazımın geçtiği bazı arkadaşlara, eğer izin verirsen, sen esnerken ben elimle ağzını kapatabilir miyim diye espriyle karışık bir şeyleri ihsas etmeye çalışıyorum lakin, bugüne değin bir sonuç aldığım söylenemez. Bu durum acaba bende bir obsesyona mı dönüştü diye düşünmüyor da değilim. Hele de önemli bir konuyu anlatmaya başlamışken, karşımdaki, dere şırıltısı gibisin insanı ne güzel de gevşetiyorsun, dercesine esnemeye başlamışsa, ben bulunduğum ortamdan, konudan, kendimden ve çevremde ne varsa herşeyden kopuyorum. Ayrıca sadece esnemekle yetinmeyip, sonuna kurt ulumasına benzer sesler ekleyenler de oluyor. Bu, işin sanırım kemal noktası artık. Ben bu insanları kamil kişiler olarak değerlendiriyorum.

 

KÜRDAN:  Kimi civanmert kardeşlerimiz de birlikte yenilen bir yemeğin ardından bir kürdan ele geçirmeyiversinler, artık oturduğumuz sürece o kürdan sürekli dişlerinin arasında gezinmeye başlıyor ve bir de dişleri arasında yeterince çiğnenip ezilmemiş bir kırıntı bulurlarsa, değme gitsin, o kırıntı zavallısını özenle iki parmaklarının arasında sevip okşadıktan sonra tam gözünüzün önündeki tabağa veya uygun buldukları yere bırakıveriyorlar. Muhteşem bir natürmort tabloyla karşı karşıya olduğunuzu fark edersiniz o an. Seyrine doyum olmaz. Bu kişiler de esneyenler kadar kamilleşmişlerdir.

 

PARMAK: Yemek esnasında parmağını ağzına sokarak, ağzın tüm enlem ve boylamlarında denetim görevi verdiği parmağını dolaştırdıktan sonra, parmağı, uzun çalışmalar sonucu bir meleke haline getirdiği her halinden belli olan bir şapırdatmayla yalayan kişilere gelince, onlar mutlak ve muhakkak bulundukları sofraların en ayrıcalıklı sakinleridirler. Kulak zarının zevk desibelini zorlasalar da mümeyyiz olduklarına dair herhangi bir kuşkuya mahal bırakmazlar.

 

BURUN: Bazıları sanki eli burnunda doğmuştur. O el oradan hiç beri gelmez. Etrafında birilerinin olup olmadığına aldırmaksızın her hal ü kârda burunlarıyla melguldürler. Kimi insanlar bu vadide hatırı sayılır bir mesafe kat ettikleri için bütün parmaklarıyla burunlarını karıştırma hususunda inanılmaz bir maharet kazanmışlardır. Yok artık, "On parmağında on marifet" sözü bu insanlar için söylenmiş olabilir mi. Pek ihtimal vermemekle birlikte şunu net olarak ifade edebilirim: Bu zevatın kemal mertebeleri hakkında bir takdirde bulunmak benim boyumu aşmaktadır.

 

TUVALET: Ne diyebilirim ki. Tuvalet temizliği bir karakter meselesidir. Başka söze hacet var mı.

 

Erdal Çakır

03.03.2025

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

0 comments

Flickr Images