BEN GELDİĞİMDE SEN ÇOKTAAN GELMEMİŞTİN
Mart 06, 2025Doğduğumda melekler, şu fısıltıları bırakıp gittiler yastığımın ucuna:
Geldiğin yerlerden hoş geldin, burası dünya
Gideceğin yerlerden hoş geldin, burası dünya
Gelmek kadar uzun belki, gitmek kadar kısa
Geldiğin kadar gidersin amma, burası dünya
Anladım, burası dünya idi. Bir ağlamak tuttu beni. Yaklaşık bir yıl susturulamadım. Bir sürü neden yığdılar önüme ağlamamam için. Ama niçin ağlıyordum; işte bunun nedenini kimse söyleyemedi bana. Sus emri geldi de, sustum. Sus emri, elinde, gelmekle ilgili bir hikayeyle geldi. Sonra ağlarsın dedim, ertele, hikayeni oku, gelemezsin bilmeden ve gidemezsin gelmeden. Öncesinde dünyaya dair bir çok şey anlattılar bana, ama ben bilemiyordum. Ben bir türlü bilemiyordum. Ben bir türlü gelemiyordum. Şu ağaç, şu da gölgesi dediler… Şu dediler, bu dediler, olmadı o dediler… Ne kadar şu, ne kadar bu, ne kadar o vardı. Dünya şu'nlardan, bu'nlardan, o'nlardan oluşan bir işaret zamiri miydi yoksa. Dünya neyin işaret zamiriydi ama; "yok'sa" nın mı.
Bir ara birisi, 'sen' diye bir söz kaçırdı ağzından. İrkildim. Varlığıma çomak sokulmuştu. Yani 'ben' yani 'ben' diye biteviye tekrar edip duruyordum, bilmeden, bildirmeden, bildirilmeden. Milyonlarca, milyarlarca ben, bana doğru koşuyordu. Milyonlarca, milyarlarca ben, benden dışarı doğru koşuyordu. Her tarafım ben'le dolmuştu. Her tarafım ben'den dökülüyordu, her tarafımdan ben.
Bi dakka bi dakka dedim, hikayemi okumalıyım. Okudum. Buraya yazabileceğim kadar kısaydı. Şöyle diyordu:
OL'DURULDUN. OL'DURULARAK OLDUN. 'OLMAK' İÇİN OL'DUN. OL'DURULDUĞUN İÇİN ÖL'DÜRÜLDÜN. ÖLDÜRÜLEREK OL'DURULDUN. OL'DURULARAK OL'DUĞUN YERDESİN.
Kısa mıydı gerçekten.
Bütün zamanlar elimin altındaydı sanki. Geçmiş, Gelecek ve Şimdi, hepsi aynı yerdeydi. Şu'nlar, bu'nlar hepsi dağılmış yok ol'muştu. Kocaman bir 'O' kalmıştı. O'ndan O'ya… O'ndan O'na… Hikayeye bak dedim, yazan O, okuyan O, okutan O, ol'duran da O.
Eeee n'olacaktı şimdi. Sus ve yürü. O'ndan O'na yürü. Bir sehl-i mümteni' gibi yürü. Ne kadar rahat yürüyor desinler ancak senin gibi yürüyemesinler. Mümkün müydü. O istedikten sonra neden mümkün olmasın. O istedikten sonra neden herkesin bir sehl-i mümtenisi olmasın. Sen kendi yürüyüşüne bak; haa! arada bir de aç hikayeni oku. Unutma o hikaye sensin, sensin o hikayede o'lunan, o'lan, ö'lünen ve tekrar o'lunan.
Erdal Çakır
0 comments