GECENİN ZİFİRİNE DÜŞEN GÖLGELER
Kasım 22, 2024Düşüncelerim üzerinde yalınayak bir yürüyüştür gecelerim. Çıktığım hiç bir seferden döndüğümü hatırlamıyorum. Dolayısıyla her gece ayrı bir sefer, her sefer de vardığı yere otağ kuran yeni bir yurttur benim için.
Yolda nelerle karşılaşmam ki, yorgunluktan beli bükülmüş, dizlerine kara sular inmiş hayaller mi dersiniz; eklem yerleri iltihaplanmış cümleler mi dersiniz; özgürlüğünü yitirip tutsak düşmüş kelimeler mi dersiniz; yeni yetme heyecanlar ve hevesler mi dersiniz; saçı-sakalı ağarmış pîr-i fâni öğütler mi dersiniz; insanlar mı cinler mi, şeytanlar mı melekler mi dersiniz... hasılı saymakla bitmeyecek bir temaşadır benim güzergâhım. Yalınayak yürüdüğüm için ayağıma batan harf kıymıkları, üzerinden atlayarak geçtiğim oraya buraya atılmış günahlar, aktığı gözün rengini taşıyan gözyaşları, gelenin geçenin üstüne basıp geçtiği pestili çıkmış erdemler, edepler, gariplikler, yalnızlıklar da cabası.
Bazan korunma saikiyle tenhaya saklanmış olduğunu düşündüğüm Allah diyen bir ‘ses’e, bir ‘nefes’e iliştiğinde gözüm hemen onu gizlendiği oyuktan çıkarıp elinden tutar, parmaklarımı parmaklarına kenetleyerek birlikte yürümeye başlarız. Yol nereye dostum diye sorarım kendisine. Allah’a der. Böyle saklanarak ve gizlenerek mi derim. Ben gidemezsem O gelir, benimkisi saklanmak da değil ayrıca, Ona dönmektir diye karşılık verir. Belli etmemeye çalışsa da ‘idraksizliğimin’ kendisini asabileştirdiğini fark eder ve susarım.
Çıktığım hiç bir seferimden geri dönmedim cümlesini de yedeğime alarak diyorum ki,
Yaratıldığım andan itibaren, Allah’a dönmeye başladığımı idrak ettikten beri,
Çıktığım her seferimde Allah’a döner,
Geri dönmem.
Erdal Çakır
01.07.2024
0 comments