ALLAH’A MEKTUPLAR 1
Kasım 22, 2024Bütün övgüler sana. Hamîd sensin, Rahman ve Rahîm. Celîl sensin, Kerîm ve Tevvab. Selâm sensin, selâm sana. ‘Bir’sin ve birliğin sahibi sen. Mîracımsın, Arş’ın sahibi sen. Efendim Muhammed Mustafa’nın Rabbi sensin, benim Rabbim. Ben olan ve ben olmayan bütün benlerin, ben olmayan zerrenin, hayrın ve şerrin Rabbi sen.
Hamd sana. Yazdıklarımı ve yazacaklarımı en iyi bilen ve yazdıran Rabbim, sana yazacağım günlüklerimi hamd makamında kabul eyle. Mahşerime yazılmış mektuplar eyle. Elinle yazdırdığın, yazdıracağın satırlarımı şanlı Kur’an’ın satırlarındaki sırla haşreyle.
Kulun olduğumu bildirdiğin anın şerefiyle mukayyet kulunum. Yaratıldığım anın secdesinden hiç kaldırmadım başımı. Balçığıma üflediğin anın ürpertileriyle doluyum. “Rabbiniz değil miyim” sorusuna göğsümü gere gere “evet” deyişimdeki görkemi hiç kaybetmedim. Bütün konuştuklarım “evet” tir, bütün yazdıklarım. İbadetlerimin ve yakarışlarımın hepsi “evet” tir. Günahlarımın tüten dumanı da sana yükselen “evet” tir. Her ne haldeysem o halin özüne yapıştırılmış “evet” im. Senden ayrılmış bir yolum yoktur. Benden ayrılan yollar vardır belki. Ben o yolların yolu olarak da seni gördüm. Seni hiçbir yerde görmedim sensiz olan. Seninle olan hiçbir şey görmedim seninle olmayan. Sensizliği görmedim hiç, olmadığın yerde. Seninle ve sensizlikte olan aynı sendin. Seni aradığımda da yanımda sadece seni gördüm. Seni seninle aramanın, seni sende aramak olduğunu fark ettiğimde kulluğumun akîl baliğ olduğunu anladım. Kurulmuş bir şey olduğumu zannettim, herşeyin üzerine boşalmaya hazır. Verdiklerinle övünmeye kalktığımda, kendine verdiğin ne var ki, neyinden neyinin üzerine üfledin ki, ‘ben’ diyorsun dedim kendime. Kendim demek de neyin nesiydi. Neremde vardım, neremden kendim olmuştum.
Bugün havayı bir açıp, bir kapıyorsun. Güneşi görünce seviniyorum, içimi bir huzur kaplıyor. Ama bulutların ışığı yuttuğu anlarda huzursuzlanıyorum ve bir başka ben arıyorum sığınacak. İçimdeki ışığın da yutulduğunu görüyorum. Bir başka ben kim Allahım. ‘Başka’ da sen misin yoksa. Havanın kapalı hâli ‘başka’ mı oluyor. Bütün başkalar senin görünmeyen halin mi.
Seni seviyorum. En çok da latîfe yaptığın anlarda vuruluyorum kendime: Bir kurşun muyum karanlığa sıkılmış yoksa güneş ışığını çizmeye çalışan bir şaşkın mı ve her iki hâlde de “evet” ime tebessüm eden nazarın mı.
Bütün övgüler sana.
16.05.2012
Erdal Çakır
0 comments