ALLAH’A MEKTUPLAR 3

Bütün övgüler sana. Neydi o Cuma namazı sırasında kalbime gelişin. Gelişinle birlikte her şey genişledi. Dünyanın bütün camilerini ve o cami...

Bütün övgüler sana.

Neydi o Cuma namazı sırasında kalbime gelişin. Gelişinle birlikte her şey genişledi. Dünyanın bütün camilerini ve o camilerin mihraplarını gördüm. Bütün mihraplarda secde halindeydim. Mü'minlerin rükûlarında eğilen, eğildikçe Azîm isminde kıyam eden, bir peygamberin kalbine ilka olunan ayetinde Cebrail'in mübarek dilinden dökülen, Endülüs'ü fetheden, Kudüs'te göğün perdelerini kaldıran, Buhara'da derviş, İstanbul'da Süleymaniye, sınır boylarında şehit olandım… Ne hallerdeydim, ne hallerde. Herkes sükûn halinde, okunan hutbeyi dinliyordu. Bozulan ticaretler vardı, Cuma sonrası imzalanacak akitler, huzurlu - huzursuz evler, çekip giden sevgililerin geride bıraktıkları hüzünler, yeni bir buluşmanın tatlı heyecanı, yaz mevsiminin terindeki kaşıntı, bir an önce dünyaya dönme sabırsızlıkları, yolunda giden işlerin rahatlığı ve hatırlanan şükür… Neler vardı neler.

Sen kalbimi okşayınca Rabbim, kendimi Sadreddin Konevi'nin kabrinin başında buldum. Ne güzel kulundur o. O ne güzel, ne büyük bir gönüldür. Sen nelere kâdirsin ey Vacib-i Mutlak. Efendim Sadreddin'e nasıl tecelli etmişsin ki, içine sığamadığı bu dünyayı derleyip toplayıp bir zerrenin içine sığdırmış. Çiçeklerini okşadım mezarında biten, taşına dokundum, sarsıldım, mahzunlaştım, seni çok seviyorum Efendim dedim, seni yaratanı çok seviyorum dedim. Kalbime baktığımda her şey silinmişti. Sen vardın sadece. Ne ben kalmıştık ne de Pîrim Sadreddin. O dünyanın Malatyasından, ben Erzincanındandım. Yok olmuştu dünya, kaderimiz sanki Efendim Davud'un elinde bir demir yumuşaklığı, Efendim Muhammed Mustafa'nın dilinde bir ahiret yurduydu.

Elimi başını okşar gibi değdirdim mezar taşına Pîrim Sadreddin'in. Bir hoş oldum. Efendim dedim, seni çok seviyorum. Sen ne demiştin efendiler efendisi Muhammed Mustafa için: "Ey Efendim Muhammed, Cenab-ı feyz-i mutlak olan Allah hiçbir kulunu sevdirmedi senin kadar, hiç kimse senin kadar sevilmedi ey şanlı Resul, hiç kimse senin kadar sevmedi".

Rabbim bir Cuma vakti beni sana gönderdi. Bu nasıl bir şenlik, nasıl bir buluşmadır Pîrim. Sana Rabbimiz'in selamını getirdim. Senden de selam almaya geldim. Sana kederlerimden, sıkıntılarımdan bahsetmekten haya ederim. Bir zerrenin içine hapsettiğin dünyayı huzuruna taşımaktan utanırım. Hazreti Allah'a sığınırım. Kederlerimin ve dünyamın da Rabbi O çünkü.

- Bu dünyada senden geriye ne kaldı Pîrim.

- Bir nefes sadece

- Dünyadan sana ne kaldı Pîrim.

- Rabbimin yüzü


Ey Zat-ı Ecelli olan Allah'ım, sen nelere kâdirsin.

Bütün övgüler sana.

22.06.2012 Cuma
Erdal Çakır

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

0 comments

Flickr Images